Forgetting Sarah Marshall son yirmi yılın en iyi romantik komedilerinden biri olsa da, yine de büyük bir kusuru var; baş karakteri açıkça kötü gösterme şekli.
Genellikle bu türle ilişkilendirilen schmaltz’ı bir kenara bırakıp gerçek insani duygular ve sağlıklı bir dozda müstehcenlikle takas eden Forgetting Sarah Marshall, 2008’de vizyona girdiğinde yeni bir soluktu ve on beş yıl sonra da öyle kalmaya devam ediyor.
Bununla birlikte, filmin Sarah Marshall’la (Kristen Bell) bir alıp veremediği var ve hikayenin onun tarafını düzgün bir şekilde anlatmak için hiçbir girişimde bulunmuyor. Filmdeki eylemleri acı verici, ancak hikayenin aşırı tek taraflılığı, filmin nihai sonucunu kabul etmeyi zorlaştırıyor, ki bu da nihayetinde “Elbette, Peter’ın Sarah ile olan ilişkisinin ölümünde eşit bir rolü vardı, ama o mutluluğu hak ediyor, Sarah ise kendi rolü için öngörülebilir bir gelecek için cezalandırılmayı hak ediyor” şeklinde özetlenebilir.
En Tatlı ve En İnsani Halini Alıyor
Sarah’nın hiçbir zaman huzura kavuşamaması ve bunun yerine filmin en sonunda bir şaka malzemesi haline getirilmesi, filmin başlangıçta onunla bir kişi olarak değil, Peter’ın kendi gelişimi ve nihai mutluluğu için bir katalizör olarak ilgilendiğini gösteriyor. Film, Peter ve Rachel arasında filizlenmekte olan ilişkiye odaklandığında en tatlı ve en insani halini alıyor. Segel ve Kunis’in mükemmel bir kimyası var ve ne yazık ki sinematik bir haklı çıkma egzersizinden biraz daha fazlası olabilecek filmi gerçekten taşıyorlar. Peter sevimli bir kaybeden ama filmin Sarah Marshall’a olan düşmanlığı iyi bir görünüm değil.
Forgetting Sarah Marshall şu anda ABD’de Max üzerinden izlenebiliyor.